9 Kasım 2010 Salı

Anıtkabir

Bazen çok değer veririz,öyle de konuşuruz.Hatta ve hatta savunuruz çılgınlar gibi.Laf bittiğinde sırtımızı döneriz. İşte o an savunulanlar unutulur bir kaç saniyede. Ben gidip gördüğüm anda kendisine böyle bağlandığımı hissetmiştim. Hafif bir mahçuplukla,  manevi olarak  yakınında olma hissi kaplamıştı içimi.


Aylardan ocak günlerden cumartesi,15.01.2010.Utanarak söylüyorum bu tarihe kadar görmemiştim. Beni Ankara'ya kış kıyamet, kar yorgunluk demeden getirten vesile sayesinde görme fırsatı elime geçmişti. 


İstanbul'dan erken gitmek istedim .Buluşmamıza 2 saat varken Ankara'daydım. Tek isteğim Ata'ma saygımı sunmaktı. İçeri girdiğim anda güvende hissettim sanki. O yoktu ama ruhu vardı içeride. Güven saklanıyordu bir yerde veya sarmıştı bütününü ben anlayacağım kadarını anlıyordum. 


Aslında taşlar kaplı olan bu anıt , varlığıyla sıcacık bir mekan olmuştu. Evimde yürür gibiydim. Huzurluydum ,gururluydum.


Ata'mın zevki üstün görüşü içerideki  arabalarında , eşyalarında görülebiliyordu. İnsan gördükçe takdir ediyordu. Kısa bir film izledik Ata'ya dair.Sonra huzurlu bir şekilde ayrıldım hep savunacağım diye söz vererek ATA'ma.


Sonuç;


Fikirlerine sahip olmalıyız.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder