Mümkün olduğunca staddan izlediğim (1994'den beri) Beşiktaş.Benim için farklı bir renk ,bir yaşam biçimi.Benim takımı sevmem farklıydı aslında ;
Fulya'da çalışırken Feyyaz Uçar'ın yanımızdan geçerken naber çocuklar demesi,Şifo Mehmet'in efendi otoritesiydi,Sergen Yalçın'ın sevimli bıçkınlığıydı..Ben yabancıların adını Kuntzla ,Münchle perçinleyen biriyim sonralarında ise yabancıların bizden biri olması dönemine şahit oldum.
Delgado,Tello bizden biri olmaya çabalıyorlardı aslında.Belki de olmuşlardı biz bunun farkına mayısta varacağız.Yabancı kalmaya aday iki futbolcu sürekli duracak kadromuzda FİNK ve HİLBERT...Fink sahada koşmayı bırakın,benim gözümde otelde eğlence içn havuzda yapılan sutopu maçları vardır.Kazanana saçma kokteyller verilir.Buraya katılan adamlardan daha az mücadele gösteriyor.Belli adamın acelesi var bir yere yetişecek ,bırakalım gitsin.Hilbert ise futbola yabancı,her maç sekiz dokuz topu sağdan dışarı yolluyor.Soru şu orta yapmayı mı bilmiyor yoksa dışarı atmayı mı başarı sayıyor?Bende 6 yaş küçüktür Hilbert ben daha iyi orta yaparım o fırsatlarda,hiç sevmediğim Ali Tandoğan olsa çok fazla gol atmıştık.
Yabancılar dışında iki uyurgezer var.
Birincisi;
HOLOSKO...uyan artık lütfen..topu durdurduğun anda önüne geçip onu almak için geriye dönmenden ben yoruluyorum.Topu düzeltip kaleye giderken tekrar uyuya kalıyorsun.Vurucakken uyan veya pas ver ama yok.
İkincisi;
Tabata ...Maçı unutuyor resmen her pası hatalı atması için birinin ya ileri derece göz problemi yaşaması lazım ya da yeteneksiz olması söz konusu ..Ben uyuduğunu düşünüyorum.Keşke uyandığına Delgadoya dönüşse..
Sonuç;
Yabancı ve Uyur gezerler çıksa umudumuz gelecek inanın...